Tolstoy İtiraflarım yazar çocukluk döneminden başlayarak kendini anlatmaya başlıyor. O dönemlerde hissetikleri,yaşadıkları,çevresindekileri ve hayatı sorgulayışı yer almaktadır. Yaşamının her döneminde hiç bir zaman değişmeyen tek şey vardı o da hayatı sorgulaması ve arayışıydı. Yazarın dönem dönem nasıl bir ruh halinde olduğu görme imkanı sağlıyor bize yazar. Yazarın kendi kaleminden onu tanımaya çalışmak eşsiz bir deneyimdi.
Ortodoks Hristiyan inancına göre büyüyen Tolstoy ilk gençlik yıllarında dinin, inanan insanların hayatında hiçbir rolü olmadığını fark ederek inancını sorgulamaya başlar. Bu sorgulama süreci onu, 50 yaşında intiharın eşiğine getirir.”Hayatımın beni bekleyen ve kaçınılmaz olan ölüm tarafından yok edilmeyecek bir anlamı var mı?” sorusunun cevabının peşine düşer.Bu soru Cevabını bulamazsa öleceği türden bir sorudur onun için.Bu arayış Sadece meraktan kaynaklanan öylesine bir arayış değildir. Ölmek üzere olan bir adamın kurtuluş arayışıdır.
Hayatın anlamı ne sorusuyla başlıyor Tolstoy asıl sorgulamaya, hayatımın geri kalanında ne olacak diye düşünmeye devam ediyor. Ve fark ediyor ki aslında çoğu insan bunları düşünmüyor, rüzgarın savurduğu gibi yaşayıp gidiyor. Çünkü eğer insanlar bunu sorgularsa içinde bulunduğu berbat durumu fark edecekler. İşte bunu fark etmemek, bu berbat durumdan kurtulmak içinde bazı yollar keşfettiğimiz sonucuna ulaşıyor.
“Cehalet hep aynı şeyi söyler; Bilmediği bir şey varsa,onun saçma olduğunu söyler…”
“Kalbim çok şey öğrendi ve yaşadı. Ve bu sayede bilgeliği, deliliği, akıllılığı öğrendim. Fakat anladım ki, bu da zor bir iş; çünkü bilgeliğin olduğu yerde fazlaca üzüntü var. Çok öğrenmek isteyen kişinin çok acı çekmesi gerek.”
” Ama iyi bir insan olmanın peşinde koşmak için çok genç, tutkulu ve yalnız, yapayalnızdım. “