Haziran ayı itibariyle yeni normal hayat düzenine başlayan Türkiye'de bir takım özel işyeri ve kurumların tekrar faal olarak çalışmasına izin verildi. Bu sektörlerden bir tanesi de Kreşler.
Kreş ve Gündüz Bakım Evleri bu 2,5 aylık zorlu bir süreçten sonra tekrar açılmaya başlandı. Faaliye geçmeden velilerle görüşen kurum yöneticileri, çoğu veliden olumlu yanıt almasına rağmen temkinli davranan çoğu aile mecbur kalmadıkça çocuğunu kreşe göndermedi. Kreşe giden çocukların ebeveynlerinin herikiside çalıştığından kreş bu velilere ilaç gibi geldi.
Ama bir de kurum sahipleri açısından işin ekonomi boyutu, Mart ayı öncesi 40-50 öğrencisi bulunan kreşlerden bir tanesi yeni normalleşme ile 8 öğrenci ile başladığını bu durumun kendilerini çok kastığını, ne yapacaklarını bilemediklerini söylediler. Çünkü 8 öğrencinin geliri ile kira ve maaşların karşılanamayacağı gerçeği aşikar. Bu noktada geçenlerde devletin işverene destek paketlerinin açıklanması bu tür kurumları rahatlatacak düzeyde.
Benimde kreşe giden kızım var. Biz bu süreçte onu şimdilik göndermeyi erteledik. Erteleme sebeplerimiz, ilkin yeni normalleşmenin yaşam üzerindeki etkisini görmek, dahası benim çalıştığım turizm sektörü daha aktif olarak başlayamadığı için (bizde konaklayan misafirler yabancı turistler olduğundan) ki bu yüzden evde oturmaktayız, çocuklarla birebir zaman geçirebiliyoruz. İşin tuhafı sanırım herkes bu mantıkla hareket ediyor. Çünkü çocukların ebeveynleri kontrolünde dışarı çıkmalarına izin verilmesine rağmen park ve bahçeler bomboş. Hatta geçen bir haber de okuduğum bir yazıda bilim kurulu üyelerinden birinin mecbur değilseniz çocuğunuzu göndermek zorunda değilsiniz söylemi dikkatimi çekmişti. Evet şimdilik mecbur değiliz evdeyiz ve birlikte zaman geçirmenin keeyfini çıkarıyoruz. Hayattan zevk almak her şekilde mümkün. Çocuklarımız bu vesile ile biz daha iyi tanıma fırsatı buldular.