Найти тему
Gazetenehaber

Sanat ve Kültürün Başkenti Olmak! Prof. Dr. Mehmet TUNÇER

Prof. Dr. Mehmet TUNÇER

Çankaya Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi

Gazetenehaber’de yazmaya başladığımızdan beri köşe komşum, :) değerli dostum Dr. Necati Yalçın’ın sanat, kültür ve doğa ile ilgili çok güzel ve bilgi dolu yazılarını okuyor ve paylaşıyorum. Benim konularım kentleşme, planlama, tarihi çevre, kent tarihi ve tarihi çevre korunması, çevre sorunları ve planlama, kent ve sanat/estetik gibi konulardı. Bu konular arasında İstanbul’dan, Ankara’ya, Konya’dan Bergama’ya, Prag’dan Paris’e kadar birçok şehre ve sorunlarına, potansiyellerine değindim. Bu gün de Başkent Ankara ve sanat/kültür ilişkisine kısaca değinmek istiyorum.

Ankara kurulduğu günlerden bu yana aslında sanat ve kültür ile iç içe bir kent.. Roma Dönemi’nin ünlü yazıtı “Yazıtlar Kraliçesi” ‘nin Ankara’da.. Roma’daki yokolmuş! İmparator Augustos’un kendi adına yaptırdığı ünlü Mabedi’nin Ankara’da taa Galat’lar-dan beri, Hitit’lerden beri yerleşim alanı olan yerde kurulmuş olması pek de rastlantısal olmasa gerek..


Ancyra’daki Roma Tapınağı Augustus ve Yazıtlar Kraliçesi (Kaynak : Temple of Rome and Augustus at Ancyra - Look and Learn History Picture Library English School, 19th century)
Ancyra’daki Roma Tapınağı Augustus ve Yazıtlar Kraliçesi (Kaynak : Temple of Rome and Augustus at Ancyra - Look and Learn History Picture Library English School, 19th century)

Ankara Kalesi’nin 7-8. Yüzyıllarda süregelen Arap akınlarına karşı inşasına kadar, şehrin görünümünü hayal ederim hep..

Herhalde ovaya yayılan ve orada burada parçalarını gördüğümüz Roma eserlerinin bir kısmı ayaktaydı, Bizans’ın tüm put kırıcılığı ve yıkıcılığına rağmen bazı sanat eserleri, frizler, sütunlar yeni yapılarda kullanılıyordu.


1884’de Ankara Kalesi (G. Perrot’un Ancyra (Angora) gravüründen)[1]
1884’de Ankara Kalesi (G. Perrot’un Ancyra (Angora) gravüründen)[1]

Çıkrıkçılara çıkarken yokuşun sağında bulunan St. Clemens Kilisesi’nin eski resimleri, Roma Hamamı’ndan çıkan heykeller, kazıldığı zaman sanat ve kültür, mimarlık fışkıran topraklar ne denli önemli bir şehir olduğunu gösteriyor Ancyra’nın..

Bizans’ın savunma amacı ile alelacele inşa ettiği surlarda bile bugün bazı heykel kalıntılarını, sütün başlıklarını, sütunları, frizleri görmek mümkün.. Görmediyseniz İç Kaleye doğru bir gidiniz, bu kesimdeki surlara dikkatlice bakınız.. Hiçbir yerde görülemeyecek bir karışım, yoğrulma ile medeniyetlerin çalkalanışının hikayesi o surlardadır sanki...


Ankara İç Kaleye Geçişte Zindan Kale Surlarında Roma Dönemi Eserleri Devşirme Yapı Malzemesi Olarak Kullanılmış (Fotoğraf : M.Tunçer)
Ankara İç Kaleye Geçişte Zindan Kale Surlarında Roma Dönemi Eserleri Devşirme Yapı Malzemesi Olarak Kullanılmış (Fotoğraf : M.Tunçer)

Bize yüzlerce, binlerce yıl geriden insanoğlunun hatalarını, düşmanlıklarını, savaşlarını, öldürmelerini anlatmakla kalmaz, aynı zamanda sanatın, kültürün ve uygarlığın yeşerdiği bir toprakta, bereketli bir şehirde olduğumuzu fısıldar, anlamak isteyene..

Hacıbayram camisinin Ogüst Mabedi’nin yanı başına inşa edilmesi ise, sadece kültürlerin değil, dinlerin de birbirine saygısının da bir simgesi aslında.. Tabii, Selçuk, Osmanlı kültür ve sanatı, mimari ile birleşince şaheserler yaratmamış küçük Angora’mızda İstanbul, Bursa gibi..

Ama mütevazi, insan ölçeğinde bedesten, hanlar, camiler, hamamlar ve estetik konutlar, mahalleler oluşturmuş, hala yıka yıka bitiremediğimiz...


Ankara Hanlar ve Bedesteni (1929 Kadastral Haritasında) (Kaynak : M.Tunçer kişisel çalışma)
Ankara Hanlar ve Bedesteni (1929 Kadastral Haritasında) (Kaynak : M.Tunçer kişisel çalışma)

Birbirine tepeden bakmayan, manzarasını kapatmayan konutlar, insanı ezmeyen muhteşem kubbeleri olmayan ama içinde huzur duyacağınız mekanları olan camiler.. İşlevsel hamamlar, hanlar.. En güzeli de şu an hak ettiği değere kavuşan, Anadolu Medeniyetleri müzesine ev sahipliği yapan Mahmud Paşa bedesteni..Hepsi el sanatlarının, taşın, mermerin, ahşabın işlendiği, göz nuru ve emek ile yoğrulduğu yüzlerce yapı bize miras kalmış. Biz de bu mirası yiye yiye bitirememişiz hala yıkıp yerine sanattan nasibini almamış apartmanları konduruyoruz..

Cumhuriyet dönemi yapıları, mimarisi, erken cumhuriyet döneminde bir ulusal dönem yaşamış, her türlü sanat ve kültür ortamını yeniden canlandırarak...


1931 Yılında Anafartalar Anafartalar Caddesi, Gazi Mektepleri
1931 Yılında Anafartalar Anafartalar Caddesi, Gazi Mektepleri

Sadece taşın, ahşabın değil, müziğin, resmin, heykelin yeniden oluşturulduğu, Başkent’in layık olduğu, yüzlerce yıldır unutulan sanat ve kültürün geri döndüğü bir dönem.. Bu dönem günümüzde her nasılsa nüfusun aşırı artışından olacak, ya da batıya öykünmemizden olacak, ya da giderek arabesk ya da kitch oluyor her şey...

Sanatla ilgilenenler ‘kitch’ kelimesine sıkça rastlamışlardır. Özenle yapılmasına karşın estetik açıdan kaba ve yüzeysel kalan, dolayısıyla gerçekte bir tür kültürsüzlüğü yansıtan nesneler için kullanılıyor. Diğer bir deyişle nesnenin kendisi ne kadar sanat dışıysa, ona sanat muamelesi yapanın da o denli yüzeysel ve kültürsüz olduğunu ima ediyor. ….sanattan anlamayan görgüsüzün, allı pullu bir nesneyi sırf kendisi beğendiği için sanat sanması ve onu övünçle misafirlerine gösterirken gerçekte rezil olması gibi… http://jazzetta.wordpress.com/2006/06/

Kökenlerimizden kopuyoruz sanki, geleneklerimizi, geçmişimizi unutuyoruz ya da ona sırtımızı dönüyoruz. Doğu’ya, Orta Asyaya ya da Arap ülkelerine bakıyoruz Anadolu’ya bakacağımıza.. Halbuki binlerce yıllık kültürel birikim var çevremizde, işte Ahlatlıbel, Eti Yokuşu buluntuları, Taşpınar, Beştepeler vd buluntular, binlerce yıllık sanat ve kültür birikiminin üstünde oturuyoruz...


İşte Ahlatlıbel, İşte ETİ Yokuşu buluntuları
İşte Ahlatlıbel, İşte ETİ Yokuşu buluntuları

Pek de farkında değiliz sanki bunun, o yüzden müzelere götürünüz diyorum çocuklarınızı, önce Anadolu Medeniyetleri Müzesine, Etnografya Müzesine, Koç Müzesine, Erimtan Müzesine, Anıtkabir Müzesine, Vakıf Eserleri Müzesine vd., sonra sanat galerilerine, resim ve heykel sergilerine..

Anafartalar Çarşısı yıkımdan kurtuldu artık önemli bir “Kültür ve Sanat” merkezi, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Çağdaş Sanatlar Merkezi olacağı günleri bekliyoruz.. Muhteşem seramiklerin sergileneceği değerinin bilineceği günleri bekliyoruz..Tandoğan’a Su Perileri Heykelinin geri geleceği günleri bekliyoruz.. Sevgili Aslan Başpınar’ın Seymenler ve Mustafa Kemal heykelinin Genelkurmay Başkanlığı önüne konulacağı günleri bekliyoruz..

Ankara Kalesinin 30 yıl önceki yarışmada kazanan projedeki gibi “Kültür ve Turizm Merkezi” olacağı günler yakındır umarım...


Tandoğan Meydanından Kaldırılarak Cer Modern Önüne Taşınan Su Perileri Heykeli (Fotoğraf: A. Soyak)
Tandoğan Meydanından Kaldırılarak Cer Modern Önüne Taşınan Su Perileri Heykeli (Fotoğraf: A. Soyak)

Yeniden sanat ve kültürün, şehircilik ve mimarlık’ın başkenti olacağımız o güzel günlere bir an önce ulaşabilmemiz dileklerimle.

Corona günlerinde hoşça kalın, evde kalın, sağlıcakla kalın...

Prof. Dr. Mehmet TUNÇER


Tunçer, M.,2015, “ÇEVRESİ’Nİ ARAYAN ANKARA” kitabından geliştirilerek yeniden ele alınmıştır.
294 Sayfa, Alter Yayıncılık, Baskı adedi : 1000, Basım Tarihi: Nisan 2015

[1] Ancyra (Angora), from Perrot's Explor. archeol. de la Galatie, etc. Illustration from History of Rome by Victor Duruy (Kegan Paul, Trench & Co, 1884). (Kaynak : https://www.lookandlearn.com/history-images/M075788/Ancyra-Angora-from-Perrots-Explor-archeol-de-la-Galatie-etc?t=4&n=251379)